Kaan&Zeynep

annecikten küçük bir hatıra olsun...

Lilypie Kids Birthday tickers
Lilypie First Birthday tickers

25 Ekim 2009 Pazar

Bir pazar gezmesinden kareler

Posted by Picasa
Bir deneme...Evet! Başarılı olmuşum!!! :)
Aşkıma bir teşekkür... Olmadı. KOCAman bir teşekkür... Sanmam ama ya okursa:)
Picasa'ya da teşekkür kurcalayacağım zaman zaman...
Bu da böyle olsun sonra daha uzun uzuuun yazarım oğluşum;)

21 Ekim 2009 Çarşamba

Mim

Şu kısacık blog hayatımda ilk kez mimlendim Nurşen Ece'ciğin sevgili annesi tarafından... Önce bu ne, ne demek, napıcam ben şimdi diye paniklesem de (çok komiğim biliyorum:) korkulacak birşey olmadığını anladım neyseki... Öncelikle teşekkür ederim anneyazar :)


Bloguna neden bu ismi verdin?
İlk yazımda da yazdığım gibi, keşke daha önce bir blog oluştursaymışım, hamilelik vs. anlatsaymışım oğluşuma... Bir tesadüf sonucu bir bloğa girdim,ordan ona, ordan ona derken... Ben de yapsam mı acaba fikri oluşmaya başladı... Neden olmasın dedim... Birilerinin okuması da değil aslında amacım, başka bloglardan bilgi ediniyorum bu çok güzel birşey ama ben öyle bilgilendirici bir yazı da yazmadım henüz, yazarmıyım bilemiyorum da...
Ben sadece oğluma hatıra kalsın istedim, oğlum için günlük tutuyorum yani... Onunla yaşadıklarımı anlatmak, ona olan -anlatılamaz ama- hislerimi anlatmaya çalışmak istedim sadece... O yüzden "oğluşum için" dedim, sadece O'nun için... İleride büyüdüğünde okusun diye... (Tabi bizi ziyaret edenler oldukça
, yorum yazıldıkça bu durum hoşuma gitmiyor mu elbette gidiyor, fırsattan istifade buradan teşekkür ediyorum :)

Blog yazarken star tribiyle davrandığın, istediğin olmazsa olmaz şeyler var mı?
O kadar kısa zamanda, tıkır tıkır yazıyorum ki (zorunda kalıyorum) aslında imla kurallarında bile daha hassas biri olmama rağmen sonradan görüyorum hataları...Pek böyle bir lüksüm yok yani...Oğlum uyurken genelde veya babası onunla ilgilenirken hızlı hızlı bir şeyler karalıyorum işte, oğluşuma hatıra kalsın diye...

En son satın aldığın garip şey?
Porselen minicik bir rende... Cidden niye almışım ki!? Daha hiç kullanmadım:)

Şeker gibi olduğun anlar?
Bir zamanlar Güzelçamlı sahilinde güneş batırırken, sıcacık kumlara uzanmışken, serin sularda taklalar atarken vs. derdim ama...
Şimdilerde Kaan'ın kahkahalarını duyduğumda, hatta yeni yeni anne diye atıldığında, altını açtığımda ferahlayıp tepinmelerinde, ce-ee oynarken beni araması ve sonra ortaya çıkınca çığlık atması anında, onu uyurken seyrederken... Kısacası boncuğumlu anlarda:)
Ayrıca hamileliğimde ve emzirirken içemediğim kahveleri yudumlarken...
Ve tabi eminim uyurken şeker gibi oluyorumdur:)

Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?
Anında aklıma gelen: Bir zamanlar "sütün yetiyor mu?, doyuyor mu?" Şimdi "emziriyor musun?" (Yaralıyım gelmeyin üstüme!)


Aynaya bakınca gördüğün?
Düşündüklerim: "Tamam biraz var göbüş ama bir zamanlar neydi o!"
Bir de: "Hiç "anne" gibi durmuyorum sanki küçük gösteriyorum yaa:("

Kendini okutan bir blog dediğin?
Hala yeni yeni bloglar keşfetmeye devam ediyorum... Bunun sırrı ne acaba diye ben de düşünüyorum. Kimisi bir anda beni içine alıyor, sanki bir anda öyle güzel bir anlatımla sıcacık bir hayatın içinde buluyorum kendimi, bunu işaretliyim diyorum kendi kendime(izlemeyi yeni öğrendim ya:) Fotoğraf karelerine bayılıyorum mesela, ne güzel fotoğraflar oluyor bazen, ben de öyle resimler çekebilmeyi istiyorum sonra, imreniyorum doğrusu, kocişe baskı yapıyorum bir fot. makinesi alalım şöyle azıcık profesyonelinden diye:) Ayrıca oğluşuma yakın bebişleri bulmaya çalışıyorum. Ve tabiki faydalı bilgilerin olduğu bloglar...

Bu blog sahibiyle karşılaşabileceğin yerler?
Eryaman, Bahçeli, Eymir, her türlü alışveriş merkezleri (işe başladık ya, eski kıyafetler olmayınca da doğru alışverişe:D), yurdumun herhangi bir ilinde herhangi bir yer bile olabilir (İşim gereği... Şimdilik pek gitmesem de elbet bir gün görevler başlayacak:)

Ben de Tarkan'ın Annişi'ni, Deniz Karan'ın annesini Nilo'yu ve Sen Gelince Nilsu'nun annesini mimliyorum:)

16 Ekim 2009 Cuma

Aşkımız tam 10 aylık:)

Benim minik kelebeğim bugün tam 1o aylık olduuunnn:)) Nice nice aylara, yıllara hep birlikte inşallah bebeğim...Akşam pastamızı alıp annaneciklere gidicez. 1 yaşına 2 ay kala pastadaki mumları üflemeye alıştırmak lazım ki yoksa benim miniğim doğumgünün de şaşkın bir ördek olur eminim:)

Canım oğluşum, cuma günü doktor amcaya gittik. Doktor amca, 8. ay kontrolünde 9. ayda gelmeyin dediği için uzunca bir ara oldu tabi ama artık 2 ayda bire düştü kontoller. Kiloya takılmıcam söz verdim kendime, önemli olan sağlık-sıhhat, gelişim süper çok şükür... Artık çoğu şey serbest, ev yemeklerini çok çok az tuzlu, karabiber, kırmızıbiber gibi (yakmayalım tabi yavruşumuzu:) baharatsız olmak kaydıyla yiyebilecekmişsin. İnek sütü, bal, çikolatalı şeyler (nutella, fındık ezmesi vs. dedi), çalı meyveleri:) çilek, böğürtlen gibi 1 yaşına kadar yasaklılar arasında. Biliyorum ki genellikle kivi de verilmiyo ama bizim doktor amcamız başından beri yasaklamadı, ben de başından beri veriyorum hiç de bişi olmadı, alerji falan...Hem çok seviyorsun hem de çok faydalı esirgemek istemedim zaten hazır bir reaksiyon olmamışken... Kabız yapan her türlü şeyi yazdı verdi, ben de dikkat ediyodum zaten, onlar yasak, iyi gelecek şeyleri de yazdı, onları vercem ki inşallah düzelir şu kabızlık mevzusu...Vitaminin değişti, demir ve flora devam...Çok hareketli, çok dikkatli olun diye de uyardı bizi, zaten bildiğimiz üzere:) Bir sürü sorum vardı gitmeden yazdım tabi yine, unutkan bir annen var ne de olsa, onları da sorduk öğrendik...Gerçi neticesinde doktorun söylediklerine körükörüne bağlı kalamıyorum, elimde diil, kendime göre, okuduklarıma duyduklarıma göre bir sentez yapıyorum...Belki de daha doğru yapıyorum;)

Şimdi evdeyiz pazar pazar...Dün yine gezmelerdeydik. Duygu ve Gökçen "teyze"ciklerle beraberdik:) Okuyorlarsa öpüyoruz onlarııı:))) Bu arada onlarla olduğumuz süre zarfında yine o şaşkın ördek kıvamındaki miniğim, onlardan sonra, babacık geldiği için mi yoksa öyle denk geldiği için mi, klasik şen kahkahalarını, bıcır bıcır bebekçe dilini sergiledi bol bol...

Canım benim 10. ayın kutlu olsun...Ben hala sana bakarken "bu sevimli şey bizim mi" diye düşünüp inanamasam da, sen neredeyse 1 yaşında olacaksın...

Birazcık haddini bilen insan, lütfenn..

Sadece aklıma geldi ve içimden yazmak geldi... Oğluşum belki annen çok hassas belki de gerekli bir tepki ama sen de bil bakalım anneciğini rahatsız eden böyle de bir durum var işte...

Neden anne ile çocuğu arasına birisi girer ki?! Ne demek istiyorum... Bir anne çocuğu için elbette her zaman, herşeyin en iyisini, en doğrusunu ister, en güzelini düşünür. Bu başka bir annenin en iyisi, en doğrusu veya en güzeli olmayabilir... Bu da o annenin diğer anneye karışabilme hakkını vermez. Bir de hep istersen diye başlar o cümleler... Örneğin; "annesi istersen daha kalın birşeyler giydir", "istersen üstündekini çıkar sıcak gibi geldi bana", "istersen bi altına bak" vs. vs. Niye? Niye sen söyledin diye birdenbire böyle bir istek içine gireyim ki! İstemiyorum demek istiyorum... İstemekle olmaz ki zaten... Sıcak olduğunu düşünürsem ben çıkarırım üstünü, soğuksa zaten yeteri kadar kalın giydirmişimdir, ben tanıyorum bebeğimi hangi sıcaklıkta ne kadar terler-üşür neyse... Yani bir bildiğim vardır elbet! Bazen düşünüyorum, ben mi abartıyorum, iyi niyetle fikir beyan ediyolar insanlar diye ama ben kimsenin anneliğine karışmıyorum ki bana karışılsın... Hatta bir de herhangi bir çocukla haşırneşir olmamış biri bunları söyleyebiliyorsa o zaman daha da sinir bozucu oluyor...Tabiki yardım almak, fikir almak, tecrübelerden yararlanmak güzel, ben de soruyorum, okuyorum, öğreniyorum elbette herşeyi bilmiyorum...Ama bu örnekler beni rahatsız ettiğine göre demekki ters giden bir durum var ortada ama nasıl anlatıcaksın... Biliyorum ki ileride daha da artarak devam edicek bu sinir bozma durumları... Şimdilik örnek verdiğim gibi kıyafet-giyimle ilgili olan sinir bozucu müdahaleler, yavrukuşum büyüdükçe başka alanlara da kayacak gibi görünüyor...O zaman eğitim tarzıma da mı karışılacak?


Özetle, bilginin paylaşılmasını severim ama bunu bilgili insanların yapmasını daha çok severim... Bebeğimin -en basitinden- üşüyüp üşümediğini anlamanın çok kitap okumakla, araştırma yapmakla, hatta tecrübe kazanmakla, bilgelikle bir ilgisi olamaz. Belki de; annesinin düşünmesi gerekeni zaten düşündüğünü düşünen ve kendisine de böyle bir durumda söz düşmediğini bilen insan bilgedir...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Defnecik geldi, büyücek... Kaan abisi büyümeye devam ediyor...

Bugün Defne bebek nihayet aramıza katıldı, hoşgeldi:) Mini mini, sapsarı, pembe-beyaz bir prenses kendisi, annesinin aynısı:)

Bebiş görmeye doğum yaptığım hastaneye gidince nostalji yapmış oldum:) Miniğimin doğduğu günü hatırladım... Değişikti işte, oğluşu neredeyse 10 aylık olacak bir anne -sanki biraz tecrübeli mi ne (aslında hergün öğrenmeye devam eden)- ve bir iki saat önce yavrusuna kavuşmuş bir anne -tecrübesiz, ne yapacağını bilemeyen (aslında içgüdüleriyle çok iyi bilen)

Defnecik sağlıklı sıhhatli, analı babalı büyüsün inşallah...

Biz Defne daha doğmadan "oğlumuza alcaz" geyiklerine başlamıştık...Kızımız çok güzel ama benim yakışıklı oğlum daha şimdiden prensip sahibi, dediğim dedik, istediğimi yaparım havalarıyla heralde bize söz bırakmayacaktır zamanı geldiğinde:)

Gelelim sana bebeğim:) Son günlerde komando emekleme stilinde oldukça hız kazanmış durumdasın... Koltuğa, dizime, park yatağının kenarlarına vs. tutunarak ayağa kalkıp bi süre durabiliyorsun...Gittikçe ayakta durabilme sürelerin uzuyor...Bıcır bıcır konuşmaya devam (bebekçe tabi)...Dedeciğin geldiği gün bol bol dedededede diyip durdun tesadüfmüydü bilemiyorum ama bugün de annanenin anlattığına göre bütün gün başka şeyler dediğin halde, dedecik bize gelince yine başlamışsın dedededeye:) Ayrıca yine dedeciğin geldiği gün "alkış" yaptın sanki:)

Battaniyeyle sallama işinde babana göre biraz daha beceriksiz kaldığım için canım kocişim sonunda araştırıp internetten bebek hamağı siparişi vermiş, perş günü elimize ulaştığından beri bence daha rahatız, en azından ben, uykun gelince hoopp hamağa salllaaa salllaaaa... Neden daha önce böyle birşey olduğundan habersizmişiz ki!! Geceleri yine sıkça uyanıyorsun tabi ona bir çözüm üretemiyoruz ısrarla...

Haftasonu sonunda daha önceden aldığımız ilk arabanı çıkardık, deden geldi Boyabat'tan (Kuşadası'na gitme planları varmış yine ama), Savaş amca geldi, sayesinde GS'li spor ayakkabıların oldu (napalım artık:), pazar günü Eymir'e gittik onlarla...işte bir kaç foto...

8 Ekim 2009 Perşembe

Gecikmiş birkaç foto...

Abant gezimizden birkaç foto... Annecik ancak ekleyebildi ;) (Olsun, maksat hatıra kalsın...)

Yola çıktıktan bir süre sonra uyudun, ben de kestirmişim sayende :) Tam kahvaltı yapacağımız yere vardık, uyandın:) Aslında aç değil yemez diye düşünürken ben, sen yarım yumurta sarısı, biraz peynir, domates suyuna batırdığım ekmek içlerini yedin ağzını kocaman aça aça (maşallah!) Acaba kahvaltıya hep buraya mı gelsek dedim. Sonra yine yola koyulduk... Abant'a yaklaşmaya az bir zaman kala sıkıldın tabiki arabada, neyse ki az kalmıştı, zar zor üstünü değiştirdim (terden sırılsıklam olmuştu), o sırada geldik zaten...

Manzara güzeldi, temiz havayı içimize çektik...

Babacıkla ata bindinn...Bu arada ben biraz endişeliyim ama çaktırmıyorum...

Karnını doyurup en sevdiğin yerde uykuya daldın... O sırada biz de bişeyler yedik.

Uyandın, biraz hava alalım...Hava da serinlemiş mi ne!


Dönüş yorucuydu, uykunu aldığın için arabada uyumadın ve seni oyalayabilmekle geçti yolculuk...

Bir hafta geçti nerdeyse...

Annecik bugün birisiyle (!) haftada yarım gün olarak anlaşabildiği (1 güne çıkarma çalışmalarım sürecek!) 'süt izni'ni kulanabilmek üzere erken geldi işten...

Sevdiğim iki gün yaklaştı:) Bakalım bu haftasonu (Savaş Amca :) geliyor bu arada)aktivite yapabilecekmiyiz...

3 Ekim 2009 Cumartesi

Annecik artık işte

Sevgili oğluşumla evdeki günler buraya kadarmış... Annecik artık işe dönsünmüş...

Aslında cuma günü yazılması gereken ama malum yoğunluktan dolayı yazılamayan bir yazı olacak bu...

Cuma deneme günü ilan ettim kendime hem de resmi olarak işe başladım fiilen olmasa da...


Sen naptın bu arada kuzucuk; anneyi kapıdan uğurlarken şaşkın şaşkın baktın bu saatte bu kadın bu kapıdan gitmezdi ama heralde ce-eee yapacak yine :) fazla dramatikleştirmeden kaçtım hemen, annaneyi bi türlü arayamadım uyuyorsan uyandırırım korkusuyla, neyse o aradı, anlattı sırasıyla neler yediğini, ne kadar nasıl uyuduğunu, yürüyüşe gittiğinizi, parkta salıncakta sallanıp ata bindiğinizi vs. vs.

Çok şanslıyız bebeğim.. İyi ki annaneciğimiz var, iyi ki sen onunla olacaksın benim gözüm hiiiç arkada kalmayacak...

Eve dönüş yolunda çok özlediğim kuzum ne yapıyor şu anda, beni görünce ne yapacak diye düşünürken geldim ki uyuyormuş tosuncuk. Annanecik anlatırken neler yaptığınızı babacık da geldi. Uyanıverdin sonra, tam ağlamaya hazırlanırken gördün bizi, gülümsedin uykulu gözlerle anneciğine veee kolyeme saldırdın:) Babanı anladım şimdi çok özleniyormuş.. Kucakladım seni, öptüm öptümmm, mis kokunu içime çektim...Sen de bi rahat bıraksa da beni şu sallantılı, şıkırtılı şeyle rahatça oynayabilsem diye düşünüyordun heralde:)

Annane bu! öyle rahat bırakır mı seni, emekletebilmek için idman yaptırmış sana. Başarılı olmuş da! Baya baya ilerliyorsun artık, komanda misali ama olsun bu da iyidir:)

İyi bir zamanlamayla işe dönmüşüm dedim... Akşam geldiğimde, bütün gün senin yemek yemenle ilgili düşüncelerle boğuşmamış bir kafayla oynayabildim seninle...(Artık çok takılmıştım bu yeme mezvusuna, rahat olmaya çalışırken daha da fena oluyordu farkettirmeden)

Haftasonları artık aktivite zamanı:) Cumartesi ev gezmesine-Yağmurlara:), pazar hava da güzelken açıkhava gezmesine, Abant'a gittik...Her iki günde de Yağmur vardı yani... O seni iyice tanıdı artık, ne de olsa 1.5 yaşında bir abla o:) "Naaan" diyo sana, çok şeker tatlı mı tatlı mı bir bıdık Yağmurcuk... Güzel bir haftasonu geçirdik kısacası, devamı da gelecek anne-babanın kararı böyle:)

Ptesi tüm gece doğru dürüst uyuyamadığımız, son yarım saatte de ben seni ayağımda sallarken uyuyakaldığım için:) koşuşturmacalı bir evden çıkma durumu yaşandı. Yani ne cuma ne ptesi annecik işe giderken hüzünlü bir veda sahnesi yaşayamadık... (Yaşamak da istemiyorum zaten ne gerek var ki) Dün eve gittiğimde çığlıklarla, kahkahalarla, o çok sevdiğim güleç yüzünle karşıladın beni... Sen de beni özlüyomusun acaba?..

Bu arada süper bir annanen var bebeğim:) Eve gelip, onu uğurlayıp içimden geçenler; ayy canım yemek yapmış...ütü yaparken bıdı bıdı konuşmuştur oğluşla...evi nasıl süpürmüş ya ben yapamıyordum oğluşla...bak şu iki parça şeyi de yıkamış.... İnsanın annesi gibisi yok, annenin çocuğuna sevgisi, emeği bambaşka, ne kadar büyürsen büyü hiç azalmıyor hele de benim annem gibi fedakar ötesi bir anneyse... Ha evet anlaşamadığımız, tartıştığımız olmuyor mu tabiki oldu, oluyor, olacaktır da ama o benim annem, ben onun kızıyım içimizdeki sevgi her zaman kalıcı işte...Allah ona uzun ömür, sağlık, sıhhat ve mutluluk versin...

Bu yazı da böylee bitsin:) (İşyerinde bu kadar olur!)