Kaan&Zeynep

annecikten küçük bir hatıra olsun...

Lilypie Kids Birthday tickers
Lilypie First Birthday tickers

22 Kasım 2012 Perşembe

Ekim-Kasım yayını

Ben sevmiyorum taslakta yazı kalmasını. Yazmışım bir ara...Kurban bayramı sonrası ilk hafta:

"Kaan kreşine maşallah çok da güzel alıştı derken uzuuun tatil kendisini kötü etkiledi. Bayram için Ptesi-Salı da izin alıp Ordu'ya 'mamanne'lere gittik. Pek uzundu gerçekten, yavru da bize alıştı tabi... Ağlamalar, itirazlarla mahsun mahsun gitti okula bu hafta. Bir de tatil boyunca hastaydı. Hayatının ilk antibiyotiğini kullandı. Doktorun yanında bak içmezsen doktoru ararız dediğimiz için doktorun aranması korkusuna düzenli olarak içti neyseki. Valla doğru yanlış bilemem ama bu tehdit sayesinde ilk kez ilacını düzenli kullandı. Gerçi çilekliydi, kesin tadını sevdi yoksa yine de içmeyebilirdi:) Genelde keyfi yerindeydi hasta olmasına rağmen. Zaten sonrasında düzeldi ancaaak tam iyileşmişken tekrar okul başlayınca öksürük ve burun akıntısı yine girdi hayatımıza!
2 doz grip aşısı oldu bu arada 1ay arayla... Vitaminini içiyor güzelce. Bağışıklık güçlendirici. Bitkiselmiş, ne kadar doğruysa... Ama okulda sürekli hasta olacağı için kullanmak istiyorum. Yine okul sağolsun oraya verdim, okulda içiyor, haftasonu evde. Kaan'ın dediğine göre tadı çok güzelmiş, acı değilmiş... Hergün portakal suyunu içirmeye, meyvesini yedirmeye çalışıyoruz... Baldır, pekmezdir doldurdum eve -çok organik hem de:)- ama nafile henüz pek oralı değil... Nar da var bir sürü organiğinden:) Yemeklerine çorbalarına sarımsak filan katıyorum... Şu buhar makinesini de çıkarayım iyice temizleyip onu da açayım arada. Off çok korkuyorum bu kıştan! Başka ne yapsakkii?
Okulu pek bir aktif, sinemalar tiyatrolar vs. ama bizim yavru ketum çıktı. Asla anlatmıyor hiç birşeyi. Okuldan pek konuşmuyor. Bazen türlü cambazlıklarla laf alıyorum ağzından o kadar...
Yine babacılığı tuttu bu aralar! Ben ev işlerine sardım. Bu arada tez bitti, böyle yüksek yüksek oldum:D İşte rahat batacak ya illa bi iş yapacağım!
Oysaki gel buraya yaz işte, yaz da kafan dağılsın işte böyleeee:)))
Fotosuz da olmasınn:


Hatırladım şimdi, foto eklerken sorun çıktı, uğraştım olmadı derken kalmış bu yazı böyle...

Neyse... Pek bir değişiklik yok. Kaan yine hasta ve ben yine hastayım! Ama bence Kaan'ın vitamini iyi geliyor. Hastalansa da sanki daha hafif atlatıyor. Aman maşallah! Ya da hastalığı bana geçirince mi daha hafif atlatıyor yoksa:)

Okulda yemeklerini yiyormuş, kahvaltı sıkıntılı her zamanki gibi. Ama çok zayıf geliyor bana ya çok üzülüyorum. Zaten bayram tatili herşeyi alt üst etti. Ondan sonra 2 hafta tekrar okula alışma süreci yaşadık. Sabahları ağlama krizleri, yok anne bıraksın baba gelmesinler, yok baba bıraksın anne evde beni beklesinler, okuldan alınca ağlamalar, oraya gidelim buraya gidelim feryatları, bunaltmalar... Okulda da çok durgundu, ağlamaklıydı... Bu esnada yemeklerini yeme sorunu da vardı okulda. 2. hafta gibi ancak düzeldi. Ama eve geldiğinde hiç-bir-şey yemiyordu. Hala öyle. Yani nerede gereksiz şeyler var onları talep ediyor yada sadece çorba! Arada favori yemeği olan biber dolmasını istiyor. Onu bile azcık yiyor, yemiyor sonra:( Portakal suyu içiyor, mandalina seviyor, süt zaten 1 numara... Başka da birşey varsa sevdiği-yediği aklıma gelmiyor valla. Bu duruma bakınca da bu çocuk bu yemeyle yine iyi idare ediyor maşallah diyorum ben de. Tatilden sonra erken yatma-erken kalkma da darbe aldı tabi. Ne güzel 21.00-21.30 gibi uyuyan çocuk yine okul öncesi düzenine dönerek geç uyumaya başladı. Sabah uyandıramadık, biz de işe geç kaldık haliyle...

Aman ben de hep şikayet hep şikayet! :))) Öyle değil neyseki dün gece ve bu gece itibariyle daha iyiyiz uyku konusunda. Bu arada yazdığımı hiç sanmıyorum, not edeyim: Kaan artık kendi odasında kendi yatağında yatıyor. Yaz tatilinden sonra tekrar bizim yatağa geçiş yapan miniği konuşarak, yatağının altındaki yavru yatakta bir gece anne-bir gece baba yatacak diye anlaşma yaparak kendi yatağında yatmaya ikna ettik tekrardan. Sadece, bir gece anne-bir gece baba kısmını her gece anne-baba beraber olarak algıladığından ya da işine öyle geldiğinden biraz sıkışık oldu durumumuz ama olsun. Yine buna da şükür diyoruz:) Ennnnn şahanesi de sabaha kadar deliksiz uyuduğu geceler artık daha fazla!!! Ama hak ettik yani bunu 3.5 sene sonra:)))

Başka güzel şeyler de var...Kreşte öğrendiği, ezberlediği şarkıları evde hareketleriyle söyleyen bir oğluşum var artık (hep bu zamanı bekliyordum :)) Kitap okumamı ne zamandır hiç istemezdi, bu akşam kitap getirdi bana oku diye. İşi anında dalgaya alıp dinlemedi ama yine de bir çabası var oğlumun:) Arkadaşlarından bahsetmeye başladı yavaş yavaş, keyfi yerindeyse okulla ilgili birşeyler de anlatıyor bazen. Yine de genelde sorularıma bilmem, unuttum şeklinde cevaplar veriyor. Geçen ingilizce dersi vardı okulda, ne öğrendiniz diye konuşmaya çalışıyordum. Yine bilmem, unuttum dedi. Kaancım okulda öğretmenlerinin öğrettiklerini unutmamalısın, artık senin derslerin onlar şeklinde konuşurken ben van-tuu-triii diye başladı bizimki:) Yani neymiş klasik anlatmayan, konuşmayı sevmeyen, geçiştiren minik erkek modeli! 

Palyaço yapmış:)

En sevdiğin arkadaşın kim dediğimizde Zeynep diyordu. Ben de öğretmenine sordum, hani kimdir bu Zeynep diye, meraktan sadece:) Evet Zeynep varmış da bir alt gruptaymış, aynı sınıfta değillermiş. Kahvaltıda yalnızca bir araya gelirler, bir de hareketli oyunlarımız oluyor, toplu olarak, o zamanlar bir araya gelirler dedi öğretmeni. Ve ekledi: -Demekki uzaktan onu kestirmiş gözüne!. Çok güldüm ama yaa hani kreşlerde olur ya ilk aşk muhabbeti hemen mi başladın çocuğum:)) Neyseki ismini anladık. Bir şöyle tam-net konuşabilseydi kuzucum...

Okula başladığının ilk zamanlarıydı. Öğretmenlerinin isimlerini söylerken "nuutan" gibi bişi diyordu. Biz de bilmiyormuşuz gerçekten. Diğer öğretmenlerinin isimlerini söylüyoruz. Hayet (hayır) diyor, kızıyor, nurten, nuran başka aklıma gelen her ismi sayıyorum...Kaşlarını çatarak bir kızıyor: -Ben lana (sana) öle mi dedim annee ben lana nuutan dedim!- Babacık almaya gittiğinde soracak, unutuyor o da. Bir kaç gün geçti böyle sinirlenmelerle merakla. En sonunda öğrendik ki "sultan" demeye çalışıyormuş afacan:) Ne yapayım aklıma gelmemiş o isim:)  (Oysaki 's' leri söyleyemiyor, 'n"' koymuş oraya. Hiç bir fikrimiz yokken zor da, öğrenince de tabi ya nasıl gelmedi aklımıza diyor insan.)
Şimdi de aynı sorun bir arkadaşıyla ilgili olarak tekrar karşımızda. Sayıyor işte arkadaşlarının isimlerini. Bir tanesi de "kaapun" muş!!! Yine aklıma gelen her ismi alakalı alakasız saydım yok tutturamadık! Bir de hecelere ayırarak söylettirmiyormu: -Bak anne önce kaa de, naman (tamam) nimdi (şimdi) pun de. Eeee ne ki bu isim??? Bak aklıma gelmişken hatırlatma kurayım da yarın sorayım artık;)