Herşey bir görevle başladı. Gitmiyorum diyemedim. Aslında hem oğluşumu gece ilk defa bırakmak fikri hem de şu salgın ortamı nedeniyle içimden gitmek gelmese de olmadı işte... En azından bir gece diyordum, o da olmadı, dönemedik bir şekilde, 2 geceye çıktı. Annanecik vardı neyseki gözüm hiiç arkada kalmamıştı, o ayrı, ama işte yine de ayrılmıştım ilk defa kuzumdan...
Ve döndüm, daha orada sinyallerini veren hastalık bugün beni yatağa çekti. Nefret ediyorum hasta olmaktan, kendimi kötü hissetmekten. Domuzcukmudur nedir bilmiyorum ama hiç sanmıyorum... Gerçi öyleyse de beynimi kurcalayan aşı olup-olmama fikrinden kurtulmuş olurdum diyorum. Ama ateş yok. Bol hapşuu, bol öksürük (o da azalıyor sanki gittikçe), hafif bir burun akıntısı... Klasik soğuk algınlığı gibi yani... Ancak müthiş bir baş, boyun, sırt ve bel ağrısı... ??? Hadi hayırlısı!
Kötü olan oğluşu o kadar özle, hasretle eve gelmeyi hayal et, ama bırak öpmeyi, sarılmayı, kucağıma almayı yaklaşama bile! Şimdi beni karantinaya aldılar resmen... Babacık, annanecik, teyzecik, dedecik hep bir elden bi bana bi oğluşa koşturuyorlar, sağolsunlar:)
Şaşkın ördeğim sen anlamadın tabi bu durumu... Annecik önce ortadan kayboldu, sonra geldi ama şimdi benimle niye hiç ilgilenmiyor diye düşünüyorsun heralde. Çok can sıkıcı, bana doğru atılıp gelmek istemen ama babacıkın buna engel olması, zorunlu olarak tabii...
Gitsin şu pis mikrop, ben bi iyileşeyim kuzucum, seni öyle bir öpüp koklayacağım, sıkı sıkı sarılacağım ki biliyorum bunalacaksın benim sıkıntıya gelemeyen fındık kurdum:)
Seni çok seviyorum ve de çok özledimmm canım oğlum.....
2 yorum:
çok geçmiş olsun,biran önce iyilşmeni dilerim..inşallah kötü gripten olmamışsındır...
Çok teşekkür ederim Seda...
Yorum Gönder